9 Ekim 2010 Cumartesi

KANSER günlüğü 2




Kanser...
İnsanoğlunun hep yanında yakınında hatta bedeninin biryerlerinde varolan ancak insanın kendine yakıştıramadığı gerçek...
Hangimizin aklından geçmiyor yakalanacağı korkusu ama aynı zamanda hangimiz benim başıma gelmez diye de geçirmiyor içinden...
Fast food besleniyorken...
Vücudumuzu masa başı yaşamaya alıştırıyorken...
Her grip olduğumuzda türlü türlü ilaçlar kullanıyorken...
Manavdan aldığımız domatesi evde bir güzel yiyorken...
Bulaşık makinesinden çıkmış pırıl pırıl tabaklarımızla yemek servis ediyorken...
Çamaşır makinesinden çıkmış cici bici elbiselerimizi üzerimize giyiyorken...
Ve hatta KANSER'den bahsederken canımız sıkılıp Sigara içiyorken...

Biz de hep korktuk başımıza geleceğinden,hep bildik yanımızda yakınmızda varolduğunu ancak bir tarafımızda hiç konduramadı bu hastalığı. Hem çok yakınken hem çok uzak sandık...

Ve o gün gelip çattığında,yüzleşmek istemediğim türlü türlü gerçekle defalarca yüzleştik...

Babacığıma kanser teşhisi konuldu onlarca çektiği sıkıntının ardından...Daha önce hiç duymadığım bir çeşidi Multiple Myeloma denilen...

2 yıl oldu bu gerçekle yaşamaya çalışıyoruz. 2 yıl oldu tonlarca badireler atlatıyoruz.2 yıl oldu anlamsız gözlerle bu ülkenin sağlık sistemini algılamaya çalışıyoruz...

Çok şükür ki özel sağlık sigortası yaptırmayı akıl etmişiz.Çok şükür ki her ay ödenecek o rakam bütçemizi aşmamış.Çok şükür ki babacığım 2 gömlek az giyerim ama sağık sigortası yaptırırım diyebilmiş...

Eğer olmasaydı başedemezdik çünkü...Bu ağır mücadeleye bir de hesaplar kitaplar,mali sıkıntılar eklense ayakta kalmazdık...

Teşhisimiz GATA 'da konuldu, o hastanede çok zorlu 2 ay geçirdik...Askeri hastane olduğundan babamı her istediğimizde ziyaret edemedik,odalar yemekler gibi fiziki koşullar gerçekten daha önce doktorumuzun bizi uyardığı kadar vardı.Ancak bunların yanında hemşiresinden doktoruna çok profösyonel bir teknik kadro da vardı...Teşhisimizden sonra tedavinin devamı için hijyenik koşullarda kemoterapi görebilmesi için Maslak Acıbadem Hastanesi'ne geçtik.

8 kür Velcade adında bir kemo. ilacı kullandık...Tabi şu an burada kısa cümlelerle anlattığım tüm bu gelişmeler bizim için  aylar boyunca çok ağır bir süreçti...Anneme sorsanız belki de ömrümün en uzun 2 yılı der geçirdiğimiz bu 2 yıla...

Kemo tedavisi gerçekten çok zorlu bir süreç biz biraz daha şanslıydık sanırım çok iyi bir ilaçla başlamışız tedaviye sevgili doktorumuz Ahmet Bey sayesinde...Ancak bizim bazı handikaplarımız vardı tedavi sürecinde bizi daha da zorlayan...

Biz hastalığı farkedene kadar hastalık babamın böbreklerini iflas ettirdi,diyalize bağlandı,sebebi hastalıktan ötürü kemiklerde kalsiyum ve potasyum kaçağı oluşması ve kalsiyum ve potasyumun babamın böbreklerini tıkaması sonucuyla böbrekler iflas etti.

Böylesine dirençli bir hastalığı böbrekten değil karaciğerden atılan 3 - 5 ilaç ile devam ettirmek zorunda kaldık...Teşhis konana kadar perişan olmuş bir bünye ile böylesi bir hastalıkla başedilmek adına çok çaba serfetti...

Ama benim öyle bir babam var ki...

O hep gülen gözlerle , sapasağlam bastı ayağını yere...

Biz yıkıldık ...Yine o kaldırdı bizi yığıldığımız yerlerden...

Yine o tuttu ellerimizden...



ps.devamı gelecek
D.D.Y

3 yorum:

Tinkerbell dedi ki...

Metin baba bu kolay pes edermi hiç?

cennebazz dedi ki...

etmez di mi ninomm...etmesin de zaten...

Paris in Me :) dedi ki...

cennebaz'ım yaa tesadüfem okudum ben bu yazını, çok üzüldüm yaa baya olmuş yazalı sen ama, şimdilerde nasıl babacığının durumu ? umarım daha iyiye gitmiştir, umarım o gülen gözlerindeki parıltı hiç gitmez, çok çok çok gemiş olsun tatlım..