19 Aralık 2011 Pazartesi

2012 gelirken...


Güzel gidiyor günler...Ne mutlu...

2011 pek uğurlu gelmemişti bana...Zaten oldum olasıda sevmem tek rakamlı yılları...Onun için umudum 2012 yılında...

Ve şunun şurasında bişey kalmamışken 2012 ile tanışmaya şimdiden kendini sevdirmeye başladı bana...

Yılbaşı moduna girmeye başladım yavaş yavaş...Hatta geçen hafta kendime bir gün izin verip evimide sokuverdim yeni yıl havasına...

Ağacımı yaptım...Süsledim evi...

Konsept kırmızı beyaz elbette...En sevdiğim süslerimi özenle dizdim ağacıma...Artık o çocukluk heyecanını barındırmasakta vücutta...Evimin ruhuna işledim ufak dokunuşlarla...

Şimdi evime girince yeni yıl kokuyor evim...İçinde rengarenk umutlar barındırıyor...Gece sevgili gittikten sonra kapatıyorum televizyonu,açıyorum en sevdiğim cd'i , üzerimde en sevdiğim pijamalarım,en sevdiğim sıcacık battaniyem ve elimde yeşil çayımla,dalıyorum rengarenk hayallere...

Öyle huzur veriyor ki içimde biriktirdiğim umutlar...

Şanslıyım vesselam...Şükrediyorum her fırsatta...

Sahip olduklarıma sahip çıkıyorum,sahip olacaklarımı şimdiden sarıp sarmalıyorum...

9 Aralık 2011 Cuma

Çocuktuk bir zamanlar...

Dün annemle oturduk kardeşimle benim çocukluğumuzdan konuştuk...

Off ben ne yaramaz bir çocukmuşum be bilog =) İleride çocuğum falan olursa inşallah bana çekmez yok eğer çekerse kendini bi cami avlusunda buluveririr kaçarı yok =)

Çocukluğum Göztepe'de...Çok keyifli bir mahalle'de geçti...Bir sürü çocuk ve hepimizin aileleri de birbirleriyle arkadaş...
Büyük bir alan etrafında 4 apartmanın çocuklarıydık...O alandan pek araba da geçmezdi o zamanlar...Bizde rahat rahat koştururduk...

Kız çocuğu olmama rağmen hiç bebeklere oyuncaklara meraklı değildim hatırlıyorum...Dedem'in elinden tamirat işleri çok iyi gelirdi...Bütün apartman ve aile ahalisi bozulan her türlü elektronik aletini dedeme getirirdi.Anneannemlerde kaldığımda en sevdiğim oyundu dedemle tamirat yapmak...elimden de gelirdi hani...
Vidaları bana söktürürdü dedem, temizlenecek parçaları ben temizlerdim, kablo keserdim, kabloları plastiklerinden ayırmakda benim işimdi...Onunla birlikte ne çok alet tamir ettik kim bilir...Hala da elimden gelir her türlü ütü, saç kurutma makinesi ve elektrikli süpürgemi kendim tamir ederim =)

Sonra futbola çok meraklıydım...Zavallı annem bıkmadan usanmadan baleye gönderdi beni yıllarca...Ama benim aklım hep futbolda...Bale okulundan gelir kendimi sokağa atardım,erkeklerle futbol oynamaya...Alanda maç yapardık...Kaleci olmak istemezdim asla...

Erkeklerle oynadığım için ,kavgacıydım hep...Döverdim kız erkek demeden...Maç yaparken biri düşürsün kalkar döverdim bi güzel...Kızlardan biri sinirime dokunsun yine döverdim...Hatta kızlar bana birbirlerini şikayet ederlerdi o bana bunu dedi bu bana bunu yaptı diye kendimce suçlu olanı seçer onu da döverdim...

Hiç unutmam Melike diye bi kızı dövmüştüm...Anneleri vefat etmiş iki kız kardeş için...Gelip ağlamışlardı bana bizi oyunlarına almıyor diye...Anneleri olmadığından heralde çok sahiplenmiştim o iki kızı...Gidip Melike'yi tekme tokat dövmüştüm...Koca yaz her akşam babası işten geldikten sonra beni aramışlardı...Ben o saatlerde kömürlüklerde saklanırdım elbet =))

O zaman annem babamla birlikte çalışıyordu, yatılı bakıcımız vardı...Hülya abla...En çok da o çekmiştir benim elimden...Kahvaltımı yapardım...O kardeşimle ilgilenirken ben sokağa kaçardım sonra taa akşam annemler gelene kadar sokakta kalırdım...Camlarda ağlardı kız...Gel öğlen yemek ye diye...Gitmezdim...

Halley'le çamlıca gazoz içerdim her öğlen...Bahçelerdeki meyve ağaçlarından beslenirdim...Acıkınca bizim apartmanda kiraz, elma ağacı...Karşı apartmanda incir dut ağacı...Maymun gibi tırmanırdım ağaçlara...Aynı hızla da inerdim aşağıya...

Kızlar erkekler savaşı yapardık kendi aramızda...Zeytin ağacı kızların komutanlığı adeta...Bütün kızlar çıkardık küçücük zeytin ağacına , fısır fısır planlar yapardık...

Çete kurardık...Bizim çetemizin adı S.K.Ç nam-ı diğer Süper Kızlar Çetesi =)))
Karşımızda ... A.K.Ç onlarda Akıllı Kızlar Çetesi =))

Ahh ne kavga ettik o kızlarla...Bisikletlerini çingenelere vermiştik =)) Çocukluk işte =))

Şimdiki birçok çocuğun bilmediği oyunlar oynardık...

Tilki tilki saatin kaç...
Renkli istop...
Ortada sıçan...
Kukalı saklambaç...
Bisikletlerle ebeleme...
Kör ebe...
Bezirgan başı...
ve elbette misket...

şimdi aklıma gelmeyen onlarca oyun...Hepbirlikte oynardık...Kızlı erkekli...Ne çok eğlenir ne çok güler ne çok düşer ne çok ağlardık...

Ticarete merak salar cadde kenarına kasalarla tezgah kurar eski kitap oyuncak toka evden aşırabildiğimiz ne varsa satardık...Yazın çok sıcak olduğunda annelere limonata yaptırır onları satardık...Kazandığımız paralarla onlarca cips kola dondurma akla gelen her türlü abur cubur alırdık...

Mahalleleye dönen salıncakçı gelirdi...Off ne heyecan o küçücük aletin salıncalıklarına oturur saçlarımızı rüzgarla savururduk...Amca hızlı çevirsin diye bağırırdık hadi amca süt çocuğu muyuz biz diye =)

Dondurmacı ve leblebi tozu satan amca gelirdi bir de...Bütün mahallelenin çocukları etrafında nasıl bir heyecan dondurma kalmayacak  diye...İlk alan en şanslıydı her zaman ,en büyük dondurmayı hep o kapardı...Leblebi tozunu alır pipetle öksüre aksıra çekerdik...Hepsini ağzımıza doldurup yutmaya çalışırdık...Öyle çok eğlenirdik ki...

Anlatmaya kalksam kitap yazarım heralde çocukluk anılarımla...Onun için ben lafı fazla uzatmadan

derim ki...

Bizler bu şehrin sokaklarda büyümüş son çocuklarıydık...Bizler çok ama çok şanslıydık...