14 Ekim 2010 Perşembe

yağmur yağmur yağmur...

ne çok yağmur yağdı bu yıl...
bazen diyorum eyy Allah'ım bütün rahmetini aynı güne sığdırmak zorunda mıydın?

oldum olası nefret ederim yağmurlu havalardan. çok keyifli olduğum yağmurlu bir gün hatırlamıyorum hiç...yaz yağmurları dışında...
bi o kadar da severim halbuki yaz yağmurunu ne yaman çelişkidir bu böyle...
benim sorunum havadan gelen su damlacıkları değil,güneşi görmemi engelleyen kara bulutlar...
güneşli bir günde doğdum diye mi bilinmez ama onsuz mutlu olamıyor bu beden...
güneşi göremediği günlerde yataktan bile çıkmak istemiyor...

ıslanmaktan üşümekten kat kat giyinmekten nefret ediyor...

hele de istanbul'da bir sabah işe yetişme telaşındaysa...

ve bütün yaz otobüs minibüs kullanan yurdum insanının gökten gelen su damlaları karşısında taksileri kapışması neticesinde ortada kalmışsa...
caddenin kenarında kibritçi kız edasıyla aynı anda  tek bir şemsiyeyi yoldan saçılan çamurlara ve tepemden boşalan yağmur sularına siper etmek zorunda kalmışsa...
beklenen boş taksi bir türlü gelmiyorsa...
işe geç kalmışsa...
hele bir de  acıkmışsa...
D.D.Y

3 yorum:

Delfina ; dedi ki...

Moonish sen misin canım,kalbim küt küt atıyor yazıları okurken...Hadi beni merakta bırakma çok,yaz bana lütfen...

Yağmur berekettir bana göre,ağaçların tozunu alan,ormana bizim gidip sulamamıza gerek bırakmayandır...

Sevgiler,

sine'mden dedi ki...

bu kadar olur,yazdıkların yağmur ve benim aramdaki ilişkiyi anlatmakta.Güneş olmazsa çekilmez bu hayat :)

cennebazz dedi ki...

canım delfinam...evet yağmur berekettir,ağaçların tozunu alan ama ya güneş :)) güneşin önünü kesmese bulutları hiç sorunum yok kendisiyle inan...hele bir de güneşle birlik olup gökkuşağı yaptımıydı değmesin benim keyfime:))) ama diyorum ya girmesin güneşimle arama...

kesinliklikle katılıyorum sinemcim...güneşsiz bir hayat düşünemiyorum...yazın kemiklerimi ısıtması hele paha piçilemez :)))