7 Şubat 2011 Pazartesi

bazen...


İnsanoğlu bazen...
Vazgeçmek istiyor...
Mücadeleden yorgun düştüğü anlar oluyor...
Artık yeter takatım kalmadı diye sızlanıyor...
İçinde bulunduğu hayattan sıkılıyor...
Diş fırçalamak bile binbir eziyet geliyor...
Kapıyı vurup çıkıp gitmek istiyor...

Hiç bilmediğin gelecek sana çok daha kolay görünüyor...

Her gün yaptığın ,daha  önce yaparken seni mutluluktan zıplatanlar bile yüzünü gülümsetmiyor...
Belki giderek anlamını yitiriyor...

Ben işte bugün...
O "bazen" i yaşıyorum...

Yine isyanlarım baş kaldırıyor...
Endişelerim bastırılmıyor...
İçinde bulunduğum gerçeklikler,korkutucu geliyor...

İçimden bir ses yine ve yine...
Haydi kalk diyor...
Toparla valizini...
Al benliğini yanına...
Vur kendini yollara...

Şöyle ılık bir Ege kasabasında al soluğu...
Şımarık tatilcilerin olmadığı...
Kendini şımarık tatilcilere hazırlamak için...
Hafif meşrep bir kadın gibi...
Allanıp pullanmamışken henüz...

Sabah yeni uyanmış...
Tazecik kız gibi...
Yalnızca yüzünü yıkamış...
Gençliğin duruluğun güzelliğine sahip...
o kasabaya at kendini...

Hemen şöyle deniz kenarında...
Ahşap bir ev olsun mesela...
Önünde pergolası olan...
Pergolasında salıncağı ve tabiki sallanan sandalyesi...
Bir küçük masa olsun...
Masanın üzerinde duran mis gibi bir fesleğen...

Begonviller sarksın dört yandan...
Güneş denizi parıldatsın...
Deniz en şımarık haliyle ışıl ışıl ışıldasın...
Ruhunu aydınlatsın...

Tek bir insan olmasın...
Kuş cıvıltısı,dalga seslerinden başka hiç ses olmasın...
Hiç karnım acıkmasın...
Hiç susamasın...
Ne üşüsün ne terlesin...
Bedenim bile ruhuma ilişmesin...

Pergoladaki salıncakta...
Gözlerimi ara ara kapatıp...
İyot kokusunu ciğerlerimin en ücra köşelerine kadar çekip...
Güneşin sıcaklığını ruhumda hissedip...
Hiç bir şey düşünmeden uzansam...
Saatlerce hatta belki günlerce...

Ne kendimi...
Ne dostları...
Ne evi..
Ne işi...
Ne aileyi ve hatta sevgiliyi...
Ne bugünü ne yarını ne de dünü...
Ne haksızlıkları...
Ne vatan toprağını...
Ne hiç tanımadığım sokakta yatanları...
Ne okula gönderilmeyen zavallı kız çocuklarını...
Ne adaleti ne adaletsizliği...
Doğruyu yanlışı,haklıyı haksızı,açı toku,bilgini cahili,artıyı eksiyi,faturayı vergiyi,trafiği kalabalığı,gelenekleri tabuları,değişenleri değişmeyenleri,istediklerimi istemediklerimi,aldıklarımı verdiklerimi,duyduklarımı gördüklerimi...


Anne karnından sabah çıkmışcasına...
Yaşanmamışlık hissiyatıyla...

7 yorum:

deeptone dedi ki...

sana uzun bir yanıt yazdım mutlaka oku.

Adsız dedi ki...

bulursan öyle huzurlu bi yer yandaki evide bana tut olurmu..depresyon gene başımda dolanıp duruyo..girmemek için debelensemde sanırım kaçarı yok ha!!

deeptone dedi ki...

umarım akşam yükün hafiflemiştir. keyfin yerine gelmiştir. :)

cennebazz dedi ki...

=)) ahh emelcim.tutmaz mıyım komşu komşu ererdik huzura =)))

cennebazz dedi ki...

iyi geldi gerçekten deep.insanın evi gibisi yok ne de olsa ;))

Tinkerbell dedi ki...

Sende yük fazla durmaz:)bugune iyi olmuşsundur...Hayat dolu enerjin bütün bunalımını ,hatta yanındakilerininkinide kovar:))

deeptone dedi ki...

mimin var bende.
:)