20 Ocak 2011 Perşembe

köfte kokusuyla aşk muhabbeti...

Ohhh ocakbaşı yaptık dün...
Rakının dibine vurduk...
Mezenin hakkını verdik...
Etleri cızbız yaptık...
Ekmekleri kızarttık...
Haydariye doyduk...
Her yudumda birine içtik...

Amma keyifliydi be blog...
Seviyoruz biz ocakbaşı muhabbetini millet olarak...

Önce başbaşa sevgiliyle sonra sevgilinin en yakın arkadaşı da eklenince muhabbete...
Pek keyif aldım her zaman ki gibi...
Benim esas oğlan akıl verdi dostuna bolca...
Öyle sevilmez kardeşim böyle sev diye...
Sonra kızıverdi yok ya boşver dedi...
O sevilmez ,sevme dedi...

Öyle keyfiliydi ki iki erkeğin kadınlar ile ilgili yorumlarını dinlemek...
Sustum bir süre özellikle...
Sustum dinledim...
Hep merak ederdim bu erkekler ,erkek erkeğe olunca ne konuşurlar diye...
Dün bir ara unutuverdiler beni...
Daldı iki dost muhabbete...
Öyle sevimlilerdi ki...

Yok yok!!! hey gidi kadın milleti...
Biz yoldan çıkarıyoruz bu erkek milletini...
Bizim yanımızda öyle saf kalıyorlar ki...

Hele bir de aşıklarsa...
Bizden çok daha savunmasız...
Kalakalıyorlar...

Hormonlarında ki değişime bile anlam veremiyorlar...
Çok keyifli onların o yüzleşme halleri...


Dinleyin bakın kötü erkek hikayelerini...
Her hikayenin baş rolünde bir kadın yok mudur?

Aldatan erkek tipini yaratan yine kadının ta kendisi değil midir?
Dinleyince çapkın ,kazanova erkekleri ;yadsınamaz bir yüzde ile hepsinin geçmişlerinde en az bir defa çok büyük aşk acısı çektiğini görmez miyiz...
Sevmeyi bilmeyen bir kadın tarafından...
Ya aldatılmış...
Ya oyuncak olmuş...
Ya çok hırpalanmış...
Ve bu ilişki süresince sevdiği kadına yapamadığı her kötülüğü  hayatına  giren diğer kadınlardan çıkarmaya ant içmiş....
Ya da çok seven bir erkeği bile çoğunlukla ayartan yine başka bir kadın olmuyor mu?
Elde etme hırsı erkeklerden çok kadınlarda yok mu?

Bence insanoğlu ilginç bir varoluş öyküsü...
Ama kadın bu varoluşun en üstünde oturup salınmıyor mu?

İçinde naifliği,şefkati sadakati barındırabildiği kadar kini,hırsı,yalanı da barındırmıyor mu?
Ve aslına bakıldığında erkeği yine o varoluşun üzerinde bulunan kadın oluşturmuyor mu?

Dün epeyce düşündüm işte...
Onlar konuştu,anlamaya çalıştı...
Arada bana sordular...
Ben bizi anlatmaya çalıştım...
Kadın olmayı...

Sonra birden!

Okuduğum bir yazı geldi aniden aklıma,kime ait inanın bilmiyorum...facebookdaki paylaşımlardan birinde karşıma çıkmıştı...

Yazan der ki;

Erkekler deli gibi aşık olurlar, zamanla akıllanırlar.
Kadınlar ise akıllı gibi aşık olurlar, zamanla delirirler.
Aşk, kadını ve erkeği farklı etkiler.
Aşık olan kadının gözünde başka hiçbir şeyin değeri kalmaz.
Aşık olan erkeğin gözünde ise herşey yeniden değerlenir.
Çünkü aşık kadın "nasıl olsa bitecek" sezgisi ile hareket eder..
Aşık erkek ise "nasıl olsa sonsuza dek sürecek" yanılgısıyla...
Aşık kadınlar bu yüzden hep endişeli ve huzursuzdurlar;
Aşık erkekler ise melekler gibi dingin ve aptallar gibi bön.
Aşık olmak erkeğe yakışır.
Kadına asla. Kadına yakışan sadece aşktır.

İşte budur be blog...
Vakit...
itiraf vaktidir!!!

3 yorum:

Tinkerbell dedi ki...

Bayıldım,bayıldım...Kısaca kadınlar aşık olunca bir b.k oldum sanıyor,erkelerde b..ka batıyor:))

yerdenuzak dedi ki...

Çok sevdim, bildiğim tüm kadınlar paranın peşinde ve tüm adamlar vücudun diye bir şarkıyı getirdi aklıma...Kadınlar aşık olunca bitkisel hayatlarından çıkarlar, erkekler bitkisel hayata girerler:)

Kiraz Çekirdeği dedi ki...

Çok hoşmuş... Altına yüzde yüz imzamı atacağım bir yazı olmuş... Teşekkürler.